Zeka Kartları Olmadan Önce
Bebeklere kartlarla bir şeyler öğretme furyası çılgınca devam ediyor. Dokunmadan, hissetmeden, koklamadan… Elindeki portakal kartı ile “Bak bebeğim, bu portakal!” diyen binlerce anne baba! Çocuk, gelişim sürecinde öğrenmeler somuttan soyuta doğru olur. Çocuk, bu şekilde öğrendiği ve keşfettiği şeyi unutmaz. Özel eğitimde de önce gerçek nesnelerle sonra kartlarla öğretim yapılır.
Anılarla oluşan öğrenmeler en kalıcı olanıdır. Dünyanın en renkli, en parlak kuş kartı; bebeğin ilk kez gökyüzünde uçan kuşu gördüğü andan daha etkileyici ve kalıcı olamaz. Ablamla bir bahar ayında kırlarda dolaşırken bana bir yaprak koparıp “Bak, aynı kadife gibi.” dediğini hiç unutmam. Kadifeyi 5 yaşında ilk kez orda duyduğumu ve dokunduğum yaprağın yumuşacık dokusunu ve bu güzel anıyı…
6 aylık bebeğe kart göstermeyi bırakın a canım! Çıkın sokağa. Çocuk, bulutu gökyüzüne bakıp öğrensin. Çıkarın çoraplarını, ayakları keşfetsin önce çimenleri ve yeşilini. Güneş gözlerini kamaştırsın ki unutmasın sarının rengini. Kediye dokunun, kedi deyin, kedinin sesini duysun, tüylerini görsün. Elmayı kartta değil ağzına ilk götürmeye çalıştığında hatırlasın. Her şeyi zamanında yerli yerinde, doğal anında ve ortamında öğretin. Böylece anılar biriksin ki öğrenmeler kalıcı olsun. Bana kart alayım mı diye soranlara işte cevabım budur.
Özel Eğitim Uzmanı
Safiye ATEŞ